Ruhumuzun Nahif Kıvrımları
Bir ekrana bakıyorsunuz şu an. Fiziksel olarak dümdüz. İçerikle ve görsellerle derinleşmeye çalışıyorsunuz çünkü tek boyutlu değil hayat. Alışkın olduğumuz şey üç boyutluluk. Işık-gölge, renk, hareket, ses, doku ruhumuzda karşılık bulduğunda tatmin oluyoruz.
Hani ruhunuza dokunan bir tablonun orjinalinin önünde durduğunuzda kalbiniz pır pır eder, gözleriniz fırça darbelerini izler, renklere, kıvrımlara yetişemez. Tuvaldeki boya boşlukları arasından kanvas zemini görürsünüz ve bu mükemmel olmayan durum sansürsüz olarak karşınızda dururken basitliğine hayran kalırsınız. Ekranda gördüğümüz şeyler gibi photoshop yapılmamış , rengiyle oynanmamış, gerçek ne ise o. Ruhun resimle ifadesi.
Fendi, müzik enstitüsü Accademia di Santa Cecilia işbirliği ile Roma’daki Palazzo della Civiltà Italiana'da özel bir konser yayını veriyor. Evrensel, zamansız ve umut verici bir mesaj iletmeyi amaçlıyor. Antonio Vivaldi’nin ‘Dört Mevsim’ eseri ‘Estate’ (Yaz) parçası çalınıyor. Orkestraya kemanda Anna Tifu eşlik ediyor. Bu etkinlik için Fendi’den üç farklı couture tasarımı giyiyor Tifu.
Müzik, moda ve mekanın buluşması. Lütfen sesi açın.
https://www.instagram.com/p/CBpc8l9KNCs/
Bir antik kent gezisinde akşamüstü çıkan rüzgarın uğultusu çevredeki kurumuş otları sıyırıp sütünların arasında gezmeye başladığında zaman değiştiriyorsunuz. Bir kuş kanat çırparak saklandığı yerden havalanıyor. Bir fotoğrafçı o anı yakalıyor.
Dalgaların kayalıklara vurduğu bir sahilde kulağınıza Game of Thrones müziği geliyor kalimba sesiyle. Dalgaların ve kayaların sertliği ile yumuşak müziğin uyumu ne garip.
Bir orman gezisinde nemli bir patikada ilerlerken ağaç gövdelerini sarmış sarmaşıkları hayretle izliyorsunuz. Bir kertenkele dikkatinizi dağıtıyor. ‘Nasıl da iç içe geçmiş bir yaşam’ diye düşünüyorsunuz. Doğadaki bozulmamış mükemmellik, benzersizlik ve uyum kendine hayran bıraktırıyor.
Yalnız sanatta ve doğada değil günlük yaşantımızın içinde bizi tetikleyen, etkileyen ayrıntılar var. Zarif bir bileklik ile el hareketlerimiz değişiyor, sofrada bir detay hoşumuza gidiyor, yemeğin havası değişiyor. Fiziksel olarak çok etkili olmasalar da ruhumuz her detayı tahmin ettiğimizden daha hassas algılıyor.
Giyinme konusu ise ruhumuz, bedenimiz ve çevre ile etkileşimi, her gün tekrarlanıyor olması ve değişken olması ile hayatımızda sürekli değişikliklere yol açıyor.
Bir eteğin fırfırı, zarif bir omuz detayı, yumuşak bir bağlama şekli aslında iç dünyamızla bir etkileşime giriyor. Moda insana en yakın olan sanattır. Çünkü siz onu üzerinizde taşırsınız.
Hareketinizle birlikte anbean değişir, müziğin yükselip alçalan tınıları gibi ruhunuzun nahif kıvrımlarıyla dans eder.